11. Anadolu Buluşmaları’nın 3. Oturumunda konuşan Prof. Sönmez Kutlu “Mezheplerin ortaya çıkış amacı problem çözmektir, problem çıkarmak değil. Bugün mezhepçilik İslam dünyasının kanseri olmuştur” dedi.
11. Anadolu Buluşmaları’nda 3. Oturum “Şiddet, Mezhepçilik ve Din” başlığı altında, Prof. Hasan Ayık başkanlığında yapıldı.
Oturum başkanı Prof. Ayık programa kısa bir giriş yaptıktan sonra “Mezhepler ve Mezhepçilik” başlıklı sunumunu yapmak üzere mikrofonu Prof. Dr. Sönmez Kutlu’ya bıraktı.
Prof. Kutlu’nun konuşmasının satırbaşları:
– 11 Eylül hadisesinden sonra İslam dünyasını şekillendirmek için yeni kavramlar üretildi.
-İttihad-ı İslam’dan İttihad-ı uyanışa oradan da mezhebi uyanışa gidiş başladı.
-İslami uyanıştan mezhebi uyanışa giden bir süreçten söz etmeye başladık.
-Mezhep çok boyutlu bir fenomendir.
-Mezhepleri bir anda ortaya çıkmış yapılar olarak görmüyorum. Mezhepler bir zihniyettir.
-Mezheplerin ortaya çıkış amacı problem çözmek içindir, problem çıkarmak için değil. Problemleri örtmek ve ötelemek için değil.
-Kur’an bir iman topluluğu kurmak ister. Kur’an her bireyin sorgulamasını, araştırmasını, delile dayandırmasını istemiştir. Körü körüne inanmayı istememiştir.
-Hiç kimse ben bir mezhep kuruyorum diye yola çıkmamıştır.
-Kur’an’ın müslümanlar arasında koyduğu temel esas; birbirlerinin fikirlerini dinleyip fikirlerin en güzeline uymalarını istemesidir.
-Tekfir etmek bizim yetkimiz değildir.
-Hiçbir mezhep doğduğu şekliyle aynı olmamıştır.
-İnsanın içinde yaşadığı ortam olaylara bakışını farklı kılmıştır.
-İnsan, doğası gereği farklı düşünmesi gerekir. Medeniyetlerin gelişmesi için bu şarttır.
-İnsan bedevi bir kültürden geliyorsa onun sorun çözme biçimi silah ve şiddetle olacaktır.
-Her zulmün çözümü silahlı çözüm değildir.
-Akılcı ve medenii toplumda yaşayanlar çevresindekilere insan olarak bakar, olaylara sistemli yanaşırlar.
-Maturidi mezhebi şöyle diyor: Dinin kaynağı akıldır, şeriatın kaynağı vahiydir.
-Gelinen noktada Hanefilik de kendi selefiliğini üretti, Şiilik de kendi selefiliğini üretti.
-Bilgi üretmede siyasi söylemi öne çıkaran bir zihniyet de vardır.
-İslam’ın omurgası Kur’an, akıl ve Hz. Muhammed’tir.
-Bir de batıni din söylemi var. Bunlar keşifçi ve sezgicidir.
-Irak’ta yapılan bir araştırma göre; 1980’lere kadar şii-sünni evliliği %40 oranında. 2000’li yıllarda bu oran %3’e kadar düşmüştür.
-Köyler, kasabalar, şehirler artık Şii-Sünni olarak ayrılmıştır.
-Tarihte mezhepler karşılıklı fikir-alışverişinde bulunuyorlardı.
-Mezhepçilik bugün İslam dünyasının kanseridir.
-Geçmişte ve bugün mezhepler birbirleri hakkında çok çirkin söylüyorlar ve bu edebiyata yansımış durumda.
-Önce eğitimimizi reforme etmemiz gerekiyor.
-Bugün gelinen noktada çatışmaları belirleyen kimliklerdir.
-ABD’li bir asker, “müslümanların sorunlarını çözmenin yolu onları çatışmaktır” diyor.
-Sünnilik içindeki çeşitlilik bugün tek tip selefiliğe doğru gidiyor.
-Amaç, Ehli Sünnet omurgasını ikiye bölmek.
-Mezhepçilik dinsizliğe götürüyor.
-Biz İslam’ı İslam’ın kaynaklarından anlamak zorundayız.
-Dine yeniden itibarını kazandırmak zorundayız.
-Aklı kullanan herkes modernist değildir.
-Aklını kiraya vermiş bireyler yetiştiriyoruz.
-15 Temmuz’dan sonra aklımızı kimseye kiraya vermeyelim diye söylemler başladı.
-Mezhepçiliğin en büyük sorunu Kur’an’dan uzaklaşmamızdır.
-İslam’ın anlaşılması için aklımızı kullanmak zorundayız.
-Mezhep ile din aynileştiriliyor. Bu çok tehlikeli bir şeydir.
-Mezhep tartışmasını Hz. Ali ile Hz. Osman arasındaki tartışmadan başlatmak istiyorlar.
-Din ile siyaset arasındaki ilişki ahlaktır. Ahlakı sağlamlaştırmak zorundayız.
-Sünnilik ve Şiilik artık din kadar önemli bir hale gelmiştir.
-Mezhep kimliği ile siyaset yaptığınız zaman hiçbir sorunu çözemezsiniz.
-Eğitimi tekrar İslam’ın ortak paydaları üzerinden kurmak zorundayız.
Prof. Sönmez Kutlu sunumunu bitirdikten sonra soru-cevap kısmına geçildi. Prof. Kutlu katılımcılardan gelen yazılı ve sözlü soruları cevapladı.
Soru-cevap kısmının ardından program sona erdi.